16 Eylül 2013 Pazartesi

Star Wars ve Siyaset Bilimi

Star Wars'un ne kadar çok konuda okunan ve referans verilen bir film serisi olduğu herkesin malumu. Küçükken yarım yamalak izlemiştim, yazın adam akıllı bütün seriyi izleyeyim dedim. Vallahi George Lucas taa 70lerde mis gibi hiç bir sakilliği olmayan bilimkurgu çekmiş, bunu takdir etmek için bile izlenebilir tekrardan.
Durumlar malum, ben de bir uluslararası ilişkiler öğrencisi olarak bu zamanda izleyince "kahraman", içsel yolculuk, iyilik-kötülük gibi temaların yanısıra Star Wars'un siyasete dair söylemlerine kulak verdim. Bu konuda da pek çok okuma yapılmıştır zaten.

Serinin ilk filmi "Episode IV - A New Hope" 1977'de çekilmiş. İlk üç film olan 4, 5 ve 6. bölümler 1977-1983 arası çekilirken uzun bir aradan sonra 1, 2 ve 3. bölümler 1999 - 2005 aralığında çekilmiş. Yedinci filmin de yolda olduğunu biliyoruz. 

İlk filmlerin çekildiği yıllarda dünyaya çift kutuplu düzen hakimdir. 1973'te petrol kaynaklı ekonomik krizin yanısıra bu yıllara İslami hareketler, 1979 İran'ın yeşil devrimi damgasını vurmuştur. Amerika ise Watergate skandalı, Nixon'ın istifası, Amerikan müdaheleciliğine karşı yeni bir Vietnam yaşanmaması için tepki gösterilmesi gibi durumlar nedeniyle izolasyonist politikasına geri dönüş yapmış, etki alanlarını kaybetmiş gibidir. Bu arka planda Star Wars'ta etkisi görüldüğünü iddia edebileceğimiz en büyük olay nükleer silahlanmadır. Antlaşmalarla silahlanma sınırlanmaya çalışsa da 70li yılların sonunda silahlanma sınırlamaları giderek imkansızlaşmıştır. Böyle bir arka planda çekilen "A New Hope"'a dönecek olursak Darth Vader ve Darth Sidious'un dark side destekli imparatorluğuyla karşılaşırız. Luke Skywalker aşırı teknolojik ve güçlü "Death Star"ı teknolojinin nimetlerini reddederek "force" desteğiyle yener. Gerçek dünyaya umutsuzluk hakimken, Amerika Sovyetler karşısında güç kaybediyorken film bize bir umut vaadeder; ancak asıl üzerinde durmak istediklerim özellikle 1,2 ve 3. bölümler. Bu bölümleri rejimin demokrasiden diktatörlüğe dönüşmesine paralel olarak Anakin Skywalker'ın Jediler'ın yolundan dark side'a geçerek Darth Vader'a dönüşmesi şeklinde özetleyebiliriz. Bu filmlerin arka planı ise Soğuk Savaş'ın bitişinin ardından 2000li yılların tek kutuplu dönemi. Küreselleşme, 11 Eylül ve terörizme karşı savaş, ABD'nin tek süper güç olması gibi olaylar dönemi etkiliyor; ancak burada önemli olan arka plan değil.


Yaklaşan tehlikeye karşı gezegenleri korumak için acil kararlar vermek, kuvvetli bir yürütmeyle ordu gibi önlemler almak gerekmektedir; ancak senato bu durumda çok atıl kalmakta, karar alımları tıkanmaktadır. 27 Mayıs darbesiyle kurulan senato da 12 Eylül'de aynı nedenlerle lağvedilmiştir. Bu durumda Padme Amidala başta olmak üzere bir kısım senatör başkanlığından oldukça memnun oldukları, tam bir demokrasi yanlısı gibi görünen Senatör Palpatine'in acil durum yetkileriyle donatılmasını önerirler. Öneri kabul edilir, Palpatine de bu yetkileri sadece geçici bir süre için kabul ettiğini, şartlar eskiye dönünce demokrasiyi korumanın önemini vurgular. Bu noktadan sonra ise Anakin Skywalker ve Palpatine arasında Anakin'in kafasını karıştıran konuşmalar geçmeye başlar. Bence Anakin'in dark side'a geçmeye başlaması Padme'yi kurtarmak için çaresiz kalmasından önce Palpatine'in manipülasyonuyla iktidarın tek elde toplanmasının daha güçlü, karar alıp uygulamada daha avantajlı bir devlet oluşturmasına ikna olmasıyla başlar. Padme'yle konuşmalarında neden demokrasinin öncelikli görüldüğünü anlayamaz, giderek sorgulamaya başlar. Daha önce sorgulamadığı, sadece yüksek egosu nedeniyle şikayet ettiği Jedilık sistemi de onu şüpheye düşürür. Jedilık sisteminin elbette gerçek dünyada tam bir karşılığı olduğu iddia edilemez; ancak yine de siyasi olarak orduya benzer bir kuruma benzediği söylenebilir. Jedilar demokrasinin koruyucusu, garantörü olarak görülmektedir. Bilgelik ve "güç"e göre hareket etmeleri onlara daha mistik bir karakter kazandırsa da siyasi pozisyonları orduya benzer. Jediler'ın yönetimde, siyasi bir erk elde etmede gözü yoktur; ancak demokrasiye karşı girişimleri engellemektir görevleri. Köşeye çekilmek, erki ellerinde tutmamak gibi prensipleri vardır, demokrasiye saygılı olmaktan öte varlık amaçları demokrasiyi korumak gibidir. Aslında özleri itibariyle orduyla çok bağdaşır nitelikleri yoktur. Belki de Palpatine'in gözünden bakınca daha çok ordu gibi görünürler. Palpatine Anakin'in Jediler'a olan güvenini yıkarak onların darbe girişiminde bulunacakları paranoyasını besler. Bunu militarist bir modernleşme modeli izlemiş, 10 yılda bir darbe yaşamış, AKP iktidarına kadar ordunun darbe ihtimali başının üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanan bir ülkenin vatandaşı olduğum için de böyle olabilirim. (Bu söylediğim de asla ve kat'a şimdiki Ergenekon ve orduyu itibarsızlaştırma sürecini destekliyorum demek değildir). Jediler'ın özgürlükçülüğü siyaset bilimciler tarafından bayağı tartışılan bir konu bu arada. Buradaki önemli göstergelerden biri de Luke Skywalker'ın cumhuriyeti tekrar kurduktan sonra Jediler'ın yetkilerini sadece Jedi dini ile ilgili konularla sınırlaması. Jediler'ın bir diğer ayıbının da Anakin'e atarlı ergen muamelesi yapıp karşılarına alıp adam gibi konuşmaması bence ayrıca. Tamam Anakin atarlı ergen biraz sahiden; ama ciddiye alsalar o çocuklar kurtulurdu belki. 


En nihayetinde Senatör Palpatine Darth Sidious, Anakin Skywalker da Darth Vader olduğunda Galaksi Cumhuriyeti de Galaksi İmparatorluğu'na dönüşür. Halkı baskı ve totalitarizmle yönetir. Anakin dark side'a politik olarak Palpatine'in galaksiye düzen getireceğini düşündüğü için geçer. Düzen demokrasiden önce gelir onun için o koşullarda. Fransız İhtilali sonrası insanların kaotik ortamdan yılmasının Louis Bonaparte'ın imparatorluğuna çanak tutması gibi yani. Günümüz dünyasının siyasetine dair pek çok şey söyleyen Star Wars'u bu günlerde izleyip feyz almakta fayda var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder