19 Şubat 2012 Pazar

Müslüman mahallesinde afiyetle yenen salyangoz: !f İstanbul

!f'e ilk kez 9. sınıftayken gittim galiba. Şimdi çok entel olacağım diye zorlamalıktan zorlamalık beğenen filmler seçen arkadaşıma "bu nedir la allah belanı versin" dediğimi hatırlıyorum. Lâkin pek de güzel filmler geldi geçti. Bilhassa her senenin olmazsa olmazı sevimli, hem komik hem dramatik İskandinav bağımsızları. !f rehberliğinde de 2. senemi yaşar iken bu seneye de şöyle bir bakış ve gidilesi filmler:

http://www.ifistanbul.com/tr/

Ben liste yaparken mutlaka gitmem gerek dediklerime büyük yıldız, pek beğendiklerime küçük yıldız koyup e buna da gideyim dediklerimin de adını yazıyorum. Çıkarttığım listeye göre:

Büyük Yıldızlılar:

1. Mahşerin Dört Atlısı - daha önceki festivallerden birinde gösterilen Inside Job'un devamı olarak modern zamanlarda açık piyasa kapitalizmini, siyasi olarak yaratılan ekonomik yanılsamaları anlattığı, Noam Chomsky gibi zatı-ı muhteremlerin röportajları eşliğinde çözüm önerileri aradığı için. Benim gibi ekonomiye kafası basmayanlar, ilgisi de olmayanlar izleyip bir şeyler kapabilir diye.
(geçen gün gitme fırsatı buldum, yıldızımı helal eder bu film hakkında ayrıca yazarım belki)

2. Direniş Öyküleri - Dünyada sivil itaatsizlik örnekleri, yaratıcı eylemler anlattığı, bazı şeylere sesimizi çıkarmak isteyip nasıl edeceğimizi bilemeyen bazılarımız için ufuk açacağı umudu taşıdığım için.

3. Kör Gözüm Parmağına - İsrail - Filistin meselesine farklı bir pencereden, Samson'un hikayesiyle bu meseleyi paralel götürerek baktığı, taraf tutmak yerine olayın başka açılarını, ikiyüzlülükleri konu aldığı için.

(büyük yıldızlarım da hep politik filmlere gitmiş mesleki deformasyona giriş 101)

Küçük Yıldızlılar:

1. Sihirli Yolculuk - Güzide filmin (nam-ı diğer Guguk Kuşu) güzide kitabının yazarı Ken Kesey yönetmenlerden biri olduğu ve 64'te asit tribindeki hippielerin elinden çıkması eğlencelik olabileceği için

2. Kuralsız Hayat - Ekonomik krizin ve kâr endeksli açgözlülüğün insanların yaşamına nasıl dokunduğuna baktığı ve uzakdoğu filmlerinin arada çok güzel çıkması ihtimalini sevdiğim için.

3. Sığınak - Sevmediğim ve klişe bulduğum doğaüstü olaylarla ilgili gerilim filmlerini psikolojik gerilimle bağdaştırıp öyle yedirmeyi vadettiği ve oyunculuk ve sinematografideki iddiası için.

4. Bu Dans Senin - Yasak aşk ve durduk yere ortaya çıkan, bir hatanın sonucu olmayan sebepsiz arzu. Kadın bakışından. Komikli hem. Ha bir de Michelle Williams.

5. KanZeOn yazmıştım listeme japon geleneksel sanatlarıyla ilgili, az buçuk ilgim fakat hiç bilgim yok diye. Ama bokum gibiydi. Yarım saat olaydı çok iyiymiş estetik görüntü güzel sesler ama bazı bölümleri çok gereksizdi. Üstelik de o filme o süre, tekrarlanan şeyler ÇOK. Özetle hayatımda ilk defa beni sinema salonunda uyutmuş filmdir.

6. Kıyıda -  Küresel ekonominin küçük insan olmaya zorladıklarının Faslı hikayesi diye.

7. Finisterrae - Çünkü çok absürd ve eğlenceli duruyor. Deneysel film riskine gireyim dedim. Gitmeyi planladığım gösterimde işim vardı ve çok uykuluydum ama yakalamak istiyorum.

8. Evcilik - Türkiye'de pedofilinin meşrulaştırılması: çocuk gelinler üzerine. Derinlemesine bir araştırma gibi duruyor. Kadın bakışından ki o kadın Bingöl Elmas.

9. Koşul - Çok gitmek istedim ama müsait olduğum seans yok sanırım. İran'da lezbiyen olmak. Hayreti mucib bir şey canım.

10. Bir Gecelik - Bugün gitmeye üşenip yerine Beşiktaş'ta bir başıma aylak aylak dolandığım, çok şey kaybetmediğimi umduğum filmdir. Günümüzde sevgililiğin bir üst level'ı (bağlanma yok sorumluluk yok kavga yok özveri yok) addedilen one night stand'le başlayan bir ilişki üzerine hem acımasız hem sert diyor. Gitse miydim guz?!

11. Merhametin Yedi Biçimi - Her anlamda çöküş; ama insanlar birbirinin hayatına dokundukça umut var demek. İzlenesi gibisin.

12. 17 Kız - Her türlü sosyal baskı unsuruna feministçe bir karşı koyuş olarak hamile kalmaya karar veren 17 kız. Farklı ve eğlenceli (mi acaba)

Başka da bir sürü film yazmışım ama ben yazarken sıkıldım okuyan daha da sıkılmasın diye susuyorum. Bittabii sinema otoritesi falan olduğum yok. Ama herkeşlere tavsiyem !f filmlerine bakın, kendi listenizi yapın, festival zamanının tadını çıkarın; yani tek başına sinemada ve Taksim'de vakit geçirmenin. Film aralarında kalan son indirimlere, Terkos Pasajı'na bakın. Kışın koyulara bürünmemek için renkli renkli hırkalar, pantolonlar, kazaklar alın. En çok da bereler, atkılar, şallar. Pandora, Robinson Crusoe gibi güzel kitapçıları gezin kitap bakın. Kitabınızı ya da laptopunuzu mu neyse artık alın Zencefil'e veya Tavanarası'na gidin. Hem sağlıklı hem güzel yemeklerle kendinize kıyak geçin, huzur depolayın. Yorgunluk hallerinde kafein ihtiyacınızı da tedarik edin tabii. "Siz" diliyle konuşuşum kendime akıl vermedir aslında. !f döneminde Beyoğlu'nda kendimle Beyoğlu'nu yaşayışımdır. O değil de bir dahakine sıcak şarap içeyim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder