25 Şubat 2012 Cumartesi

Titus Andronicus ya da Kasaplığın Estetiği

Hala oyunun etkisindeyken not almak istedim. Bu notları okuyan varsa şayet okumadan önce üşenmesin, 20 lira öğrenci bileti verip Taksim'den çiçekçilerin oradan kalkıp 15 dakikada Kocamustafapaşa'da olan dolmuşlara binip kendi izlesin. Çok iyi yorumlar duymuştum ama bu kadarını hiç beklemiyordum ne yalan söyleyeyim.
Neden Semaver Kumpanya'nın Titus Andronicus'u izlenmezse eksik kalınacak bir oyun?
1. Dekor ve kostüm tasarımında nasıl yaratıcı olunabileceğinin çok iyi bir örneği olduğu için.
2. Müzik ve koreografi kullanımı da hakeza
3. Shakespeare'den inanılmaz bir yaratıcı zekayla ve kıvrak bir dille uyarlandığı için
4. Oyunculuk kalitesini görmek için. İstisnasız. Hele hele ŞT ve DT'nin bazı memur kafalı "çalışan"larının yapay ve kendini gıdım geliştirmeyen stereotip oyunculuklarına alışmış bünyelere ilaç niyetine.
5. Beni belki en çok etkileyen: Paçozlaşmadan yerelleştirme yaptığı için. Oyunlarının yerelleştirilmesine karşıyımdır ben çünkü bu genellikle çok açıktan yapılır, sakil durur oyunda ve oyunu avamlaştırır. 40 yapar şakası yapmak, direkt olarak gündemle ilgili kör gözüm parmağına örnek vermek gibi. Titus ise içinde "Çorumlular bile yapmaz sizin yaptığınızı", "mumbar dolması", "vatan millet sakarya", gençliğe hitabe alıntıları ve tabii bol keseden savrulan Adanalı ayarındaki küfürler barındırmasına rağmen hiç yadırganmıyor, tam tersine o kadar ustalıkla yapılmış ki bunlar oyunu çok daha yukarı taşıyor. Yerelleştirmenin nasıl yapılabileceğini görmek için bile izlenir oyun.
6. Hem çok gülmek, hem tokat yemişe dönmek, hem de rahatsız olmak, gerilmek ve bunların nasıl başarıldığını kesebilmek için.
7. Her bir karesi fotoğraf gibi olan oyunda kan ve vahşetle yaratılan estetiği görmek için.
8. Zamansızlık, anakronik öğeler, yabancılaştırma, tarihselleştirme gibi teatral kavramların yaratıcı örneklerini görmek için.
9. Selam sırasında oyuncuların yüzlerindeki zevk-mutluluk karışımı ifadeyi, gözlerinin parlamasını görmek için.

Çok şey var söylenecek oyuna dair ne kadarını yazsam eksik kalır. Fakat küfür ve şiddet kullanımı konusuna özellikle değinmek istiyorum; Dot'un Süpernova'sını izleyeli çok olmadı. In-yer-face 'in bir gereği olarak oyunda bol bol kullanılan küfürler kulağımı ne kadar tırmaladıysa Titus'ta da bir o kadar yadırgamadı. Dot'ta bu denli rahatsız edici olmasının sebebi ise seyirciyi rahatsız etmek falan değil düpedüz küfür etmenin becerilememesiydi. Belki reji tercihi olarak böyleydi fakat bütün oyun dublaj gibi konuşan oyuncuların küfür etmesi küfür etmeyi havalı bulan taze ergenlerin zorlama, ağızlarında iğreti duran küfür kullanımları gibiydi. Titus'ta ise Türkçe'nin bu alandaki zenginliği çok zekice ve yedirilerek kullanılmıştı; ve açıkçası Titus benim suratıma Süpernova'dan katbekat daha sert koydu. In-yer-face'in Türkiye'de alımlanmasıyla ilgili şüpheler içindeyim zaten, o da başka bir yazının konusu olsun.

Söylemeden geçilmesin:
10. Oyunda izlenilen ve bize çok uzak gelen "barbarca" şiddeti görüp yadırgadıktan sonra içinde yaşadığımız ve sürekli yeniden ürettiğimiz siyasi şiddetle ve bu şiddetteki sorumluluğumuzla yüzleşmek için
11. Semaver Kumpanya'nın iş, görev ya da kâr amacı güden memurlardan değil sadece tiyatro yapmayı sevdikleri için orada olan ve bir şeyler üreten - yaratcılıklarını zorlayan ve kendilerini geliştirmeye çalışan ekibini tanımak, iyi ki varlar demek için.
12. Kumpanya'nın Titus'tan önceki oyunlarından sadece Cesaret Ana ve Çocukları'nı, onu da Çevre Tiyatrosunda değil, izlemiş olan bendeniz gibi daha önce çeşitli meşgaleler ve üşenmeler hasebiyle oyunlarını izlemediyseniz önceki oyunları takip edip izlemeyen kafama sıçayım demek için!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder